Ankara’da “Türkistan Millî Hareketinin Batmayan Güneşi Mustafa Çokay” konulu panel düzenlendi
Ankara’da “Türkistan Millî Hareketinin Batmayan Güneşi Mustafa Çokay” konulu panel düzenlendi
Türk Ocaklarının organizasyonuyla 4 Haziran 2022 tarihinde Milli Kütüphanede, Mustafa Çokay anısına “Türkistan Millî Hareketinin Batmayan Güneşi Mustafa Çokay” temalı panel gerçekleştirildi.
Ankara Milli Kütüphanede yapılan panele Prof. Dr. Mehmet Şahingöz’ün yöneticiliğinde gerçekleşen toplantıda, Doç. Dr. Y. Emre Tekinsoy, Doç. Dr. Ercan Çelebi, Doç. Dr. M. Korkud Aydın ve Ömer Özcan konuşma yaptılar.
MUSTAFA ÇOKAY KİMDİR?
Mustafa Çokay ya da Mustafa Çokayoğlu, Türkistan’da geçmişte etkili bir siyasi bir akım olan Alaş Orda siyasi hareketi mensubu. Çarlık Rusyası ve Sovyet işgali altında bulunan Türk halklarının birliğini savunması ile tanınır. Gazeteci ve yazar olan Çokay, “Her dış Türk’ün iki vatanı vardır: Birincisi kendi doğduğu topraklar, ikincisi Türkiye’dir” özlü sözünün sahibi.
Kazakistan’ın milli mücadele ve bağımsızlık hareketi Alaş Orda’nın unutulmaz liderlerinden Mustafa Çokay, vefatının yıldönümünde saygı ve özlemle anılıyor. Eserleri, çalışmaları ve fikirleriyle unutulmaz izler bırakan fikir adamı, 25 Aralık 1890 tarihinde Kazakistan’ın Kızılorda bölgesi Ak Meçit ilçesindeki Jelek kasabasında doğdu. Rusya’nın Petersburg şehrinde hukuk alanında öğrenim gördü.
Eğitiminin bitmesinin ardından Türkistan’a geri döndü. Bu dönemde Taşkent’te çıkartılan “Uluğ Türkistan” gazetesinde yazılar yazdı. Yanı sıra, Türkistan’ın bağımsızlığı ve Rusların hegemonyasından kurtulmasına yönelik fikirlerini topladığı “Birlik Tuğu” dergisini de çıkardı. Daha sonra “Hür Türkistan” ve “Yeni Türkistan” gazetelerini yayımladı.
Doç. Dr. M. Korkud Aydın’ın fikrine göre,Almanya, 22 Haziran 1941 tarihinde Baltık Denizi’nden Romanya’ya kadar inen geniş bir cephe üzerinden Sovyetler Birliği’ne karşı saldırıya geçmişti. Sovyet Hükümeti de Alman saldırısı karşısında âni bir seferberlik kararı almıştı. Stalin; “vatan savunması” adıyla SSCB vatandaşlarını birlik ve beraberlik içinde hareket etmeye ve düşmana karşı topyekûn savaşmaya çağırmıştı. Bu mesaj, yıllardır Sovyet idaresi tarafından baskı altında tutulan Türkler üzerinde samimi bir etki uyandırmamıştı. Bununla birlikte askere alma işlemleri gönüllülük esasına dayanmadığı için Türkler de diğer Sovyet vatandaşları gibi orduya katılmışlardı.
Almanlar Mustafa Çokay’ı, vefat edene kadar esir Türklerin temsilci olarak kabul etmişlerdi. Mustafa Çokay esir kamplarına gerçekleştirdiği ziyaretler esnasında karşılaştığı manzarayı eşine yolladığı mektuplarla tasvir etmişti. Söz konusu bu mektuplar, savaş esirlerinin içinde bulunduğu gayri insanî koşulları ve bu koşulların iyileştirilmesi için Çokay’ın çabalarını anlatması bakımından önemlidir. Almanların insanlık dışı uygulamaları karşısında kendini çaresiz hisseden Çokay, eşine yolladığı söz konusu mektupların birinde şunları söylemektedir: “Benim yardımımı rica eden, bana ümit bağlayan bu talihsiz zavallılara hiçbir türlü yardımda bulunamadığımdan dolayı ıstırap çekmekteyim; ben onlara yardım vaadinde bulunuyorum, fakat teselli maksadıyla bile bile yalan söylüyorum. Bu hâleben daha fazla dayanamayacağım, ölümü tercih ediyorum. Dün 35 kişiyi kurşuna dizilmekten kurtardım, fakat ne kadar zaman için? Onları bir çukura yerleştirdiler; Şimdi Ekim ayıdır, onlar yazlık giyimleriyle yarı çıplak halde, barınak kazımaktadır. Onlara köpeklere atarcasına ekmek atıyorlar, su yok. Ben onlara tahta, saman veya branda bezi gibi bari çukuru örtecek bir şey vermelerini ilgililerden ricada bulundum; verecekler mi, bilmiyorum. Hayvanlardan daha kötü bu adamlar ve de medenî millet… ben ölmek istiyorum”
Türkistan Lejyonunun kurulmasında Almanya ve Fransa’da bulunan iki ismin faaliyetleri etkili olmuştu. Bunlar biri, daha önceki yıllarda Hokand Muhtariyeti’nin başbakanlığını yapmış olan ve savaş yıllarında ise Fransa’daki Campien kampında esir tutulan Mustafa Çokay idi. Diğeri ise 1920’lerde Buhara Cumhuriyeti tarafından Almanya’ya öğrenci olarak gönderilen Veli Kayyum Han idi.
Bu söylemlerinden de anlaşılacağı üzere Mustafa Çokay; her ne olursa olsun Türkistanlıların Alman ordusu saflarında savaştırılmasına sıcak bakmamış, bu yönüyle de Almanların tepkilerini üzerine çekmişti. Türkistanlı esirlerin, Alman ordusu saflarına katılmaları konusunda hevesli olan isim ise Veli Kayyum Han’dı. Veli Kayyum Han, ziyaret ettiği esir kamplarında 40.000 civarında Türkistanlı asker ile karşılaştığını bildirmiş ve kampların durumları ile ilgili raporlar hazırlamıştı. Bununla birlikte toplam kaç Türkistanlının esir düştüğü veya bu esirlerden kaçının kamplarda hayatını kaybettiği bilinmemektedir. Bu askerler genel olarak Kızıl Ordu mensubu olarak kaydedilmişler ve tutulan kayıtlar günümüze ulaşmamıştır.
Mustafa Çokay, Türkistan Lejyonlarının kuruluşunu göremeden vefat etmişti. Resmî kayıtlara göre Çokay, esir kamplarına gerçekleştirdiği ziyaretler sırasında tifüs mikrobu kaparak hastalanmış ve Berlin’e döndüğü sırada durumu ağırlaşarak 27 Aralık 1941’de hayatını kaybetmişti.
ABDULLAH YİĞİT-ANKARA