Bir Türk profesörün kitabında Mustafa Çokay’ın gerçek hayatı anlatılıyor
Bir Türk profesörün kitabında Mustafa Çokay’ın gerçek hayatı anlatılıyor
Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi “Sahipkiran” tarafından düzenlenen “Mustafa Çokai ve Türk Dünyası” konulu bilimsel ve uygulamalı konferans kapsamında, konuşmacıların sözlerinden tarihi gerçeklerin yanı sıra içerikli bir kitap da hazırlandı. Mustafa’nın zor hayatı ve faaliyetleri hakkında yerel bilimsel çalışma ve gazetecilik uzmanı Çokai’ye Türkistan’ın bağımsızlığı için büyük savaşçının kaderini anlatan “Sovyetler Birliği’nin Türk Dünyasına İlişkin Politikası” başlıklı bir kitap hediye edildi. ”
İçeriğinde eşsiz bir yazılı eserin yazarı, o dönemin trajik olaylarını çok detaylı bir şekilde anlatıyor ve özellikle Mustafa Çokai’nin kişiliği üzerinde duruyor. Kitap, Mimar Sinan Üniversitesi profesörü Abduakap Kara adlı Türk bilim adamı tarafından yazılmış ve eş zamanlı olarak Kazakça, Rusça ve Fransızcaya çevrilmiştir. Türk profesöre göre Kazak devlet adamının hayatını anlatan bir kitabın hazırlanması yaklaşık üç yıl sürdü. Tüm dünya için önemli olan açıklamasında, bilim adamının özenli bilimsel çalışmasıyla doğrulanan arşiv verilerine ve belirli tarihsel gerçeklere dayanıyordu.
Kitabın yazarı Profesör Abduakap Kara’ya göre, Kazak sosyal aktivisti Mustafa Çokai’nin biyografisi tüm Türk dünyasına örnek teşkil ediyor ve bu nedenle Türk ülkeleri gençliğinin bunu bilmesi gerekiyor. Ona göre, günümüzde genç neslin vatanseverlik ve ulusal gelenek ruhuyla eğitilmesi gerekiyor. Bunu dikkate aldığımızda Mustafa Çokay ile ilgili kitap, büyük bir şahsiyetin gerçek kaderinden alınan benzer değerlerle doludur.
“Ülkesinin bağımsızlığı için kararlı ve yetenekli bir savaşçının, kaderin kendisine hazırladığı zorlukların üstesinden geldiği Mustafa Çokay’ın hayatından o anları kitapta anlatmak bizim için büyük bir onur. Hayatının sonuna kadar ülkesinin bağımsızlığını, Kazak halkının şeref ve haysiyetini savunmaya çalıştı. Üstelik akşam saatlerinde Mustafa Çokai anısına ve kitabın kendisinde, kaderi zor olan, kendisini kutsal fikirlere adamış bir adamdan bahsedildiğini hepimiz biliyoruz. Mustafa Çokai, ömrünün sonuna kadar sadece Kazak halkının değil, tüm Türk dünyasının birliği ve özgürlüğü için mücadele etti. Mustafa Çokay’ın memleketinden uzakta olduğu dönemde eserleri Avrupa yayınlarında sıklıkla yayımlandı. O dönemde onun yazıları sayesinde bütün dünya, bağımsızlık ve özgürlük özlemi içindeki Türkistan halkını tanımıştı. Kitapta o dönemde Fransızca yayınlanan en önemli ve konuyla ilgili makalelerden bahsediliyor. Yani 120 materyalden 41’i mevcut. Kitapta Mustafa Çokay’ın eserlerini tanıyan okuyucu, kendi çıkarımlarını yapacak, onun kişiliğini ve dönemini değerlendirecek” diyor Türk profesör.
Ortak etkinlik, Türk sivil toplum kuruluşu “Küresel Gazeteciler Konseyi”nin sahasında gerçekleştirildi. Türk uzmanlar, sosyo-politik çevreler ve Türkiye’nin bilim aydınları da, efsanevi Kazak kamuoyu ve siyasi figürü ile Birleşik Türkistan’ın özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin ideoloğunun hayatı ve kaderi hakkında konuştu.
Türkiye eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek’e göre, Mustafa Çokay ile ilgili bir kitabın dünyanın çeşitli dillerine çevrilmesi, Kazak sosyal ve siyasi şahsiyetinin kişiliğinin sadece Türk devletlerini ilgilendirmediğine işaret ediyor. , aynı zamanda Rusya ve Avrupa ülkelerine de. Bu eyaletlerde, bu tür insanların kendi halkları için savaştıklarını anlamaları gerekiyor. Böylece devlet adamı Mustafa Çokai’nin kaderinden bireysel detayların anlatılması bilimsel ve gazetecilik bir çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Ve eğitim fikirleri her zaman günceldir ve tüm zamanların gereksinimlerini karşılar.
“Mustafa Çokai hakkındaki kitap, tüm dünyadaki Türklerin onun için ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Aynı zamanda bütün Türkler için büyük bir insandır. Mustafa Çokay tüm kalbiyle hayatını bu yola adadı. Kendi hayatına yönelik tehditlere rağmen Türklerin birliğine hizmet etti. Bu nedenle onun kişiliği hepimiz için ayrı bir anlam taşıyor. Elbette Sovyet döneminde faşistlerle bağlantısı olduğu ve Türkistan Lejyonunu kurduğuna dair her türlü söylenti iftiradır. Faşist rejim onu bu derneğin lideri olmaya davet etti ama kendisi kategorik olarak reddetti ve sonrasında öldürüldü” diye kaydetti.